Marketing’de hedef kitle

İngilizcem çok iyidir. Senelerce ingilizce eğitim aldım. Eğer kafamı bir yere sertçe vurup hafizamı kaybetmezsem, English Time gibi dil kurslariyla hiçbir işim olmayacak.

Geçen sene kardeşim English Time‘a kaydolurken benim cep telefon numaramı vermiş. Oraya bir kur kadar gitmişti. Kardeşim şuan ABD’de ve bu haftasonu TOEFL sınavına girecek.

English Time bana hergün reklam içerikli SMS mesajları yolluyor. İşte bugün aldığım mesaj:

SON 3 GUN, 29 Nisan Cuma gunune kadar 1 kur kayit uzatan ogrencilerimize UCRETSIZ TABLET PC hediye ediyoruz bilgi icin 02125435797.

Bununla beraber, English Time, iki hafta önce beni aradı. Bir bayan sesi müsait olup olmadığımı sormadan kur uzatma kampanyalarından bahsetti. Sabırla sonuna kadar dinledim. Karşımdaki ses anlatması gerekenleri anlattiktan sonra tam “iyi günler” deyip kapatacaktı ki, “bir dakika” deyip araya girdim. Ona aslında kurslarına hiçbir zaman kayıt olmadığımı, işgüzar kardeşimin onlara benim tel no. mu verdiğini anlattım. Sonra kardeşimin de şuan ABD’de olduğunu, yakın zamanda da TOEFL‘i verceğini söyledim. Hatta ailemin geri kalanında da kimsenin İngilizce kursuna gitmeyi düşünmediğini söyledim. Dolayısıyla, potansiyel bir müşteri olmadığımı yeterince açıkladığımı zannediyordum. En son ekledim, bir daha aramamalarını ve SMS atmamalarını rica ettim. Karşımdaki ses, anladığını söyledi, özür diledi ve “oraya” not alacağını söyledi.

Pazarlama’da hedef kitle önemlidir. Sizin hakkınızda duymak istemeyenlerin, sizi merak etmeyenlerin zamanını çalmak hiçbir işe yaramaz. Olumlu etkiyi bırakın, long run‘da zarar edersiniz (mesela bu blog post). Belki bu SMS mesajlarıyla, metro çıkışlarında her gün dağıttığınız kağıtlarla, meydanlarda (özellikle Bakırköy Özgürlük Meydanı) insanları, zorla, durdurup kampanyalar anlatmakla kısıtlı sayıda müşteri kazanabilirsiniz. Ama marketing bu kadar kısa soluklu planlanmaz, bir süreç işidir.